Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği, 177.000 hektar arazi varlığına sahip. (Bu miktar pek çok ülkenin toprak varlığından daha fazla.)
Arazi GAP Bölgesi'nde olmasına rağmen, sulama projesi kapsamı dışında tutulmuş. (Bunun nedeni muhtemelen, değerlenmemesi ve bir gün birilerine daha kolay verilebilmesi içindir.) Halen 11.000 hektarlık alanı sulanabiliyor.
Çiftlik, Türkiye-Suriye sınırının 60 km'lik kısmını bünyesinde bulunduruyor. Sınır boyunca, uzanan ve 100-150 metre genişliğinde toplam 710 hektarlık alan ise mayınlı.
Çiftlik bünyesinde, 25 ayrı bölgede küçük gruplar halinde göçerler yaşıyor.
Çiftlik arazisine kaçak olarak sokulan onbinlerce koyun, bu göçerler tarafından otlatılmakta. (Göçerlerin sayısı 5 bin civarında.)
Çiftlik arazisinde bugüne kadar petrol arama çalışması yapılmadı. Bu konuda hiçbir rapor yok. Ama sınırın hemen öte yanında sadece birkaç kilometre uzaklıkta, zengin petrol kuyuları var ve petrol çıkartılıyor. Konunun uzmanlarının söylediğine göre, Çiftlik arazisinde zengin petrol yatakları var.
Arazinin verimlilik hesapları yapıldığında ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. Kıtlık zamanında, Türkiye'nin güvenlik birimlerinin temel gıda ihtiyaçlarını karşılayacak kapasiteye ve stratejik değere sahip.
Sulama imkanının bulunması ve genişliği nedeni ile, Tekno-Tarım ya da tarımsal teknopark için çok uygun olması da başka bir ayrıcalığı.
Bu araziye bugüne kadar pek çok talip çıktı.
Başta İsrail firmaları olmak üzere, merkezi ABD'de bulunan birçok şirket (tarımsal faaliyet yapmak niyeti ile) buraya talip olduklarını bildirdi.
Bu arada, (yabancı firmalarla irtibatlı!) bazı yerli firmalar da buraya talip oldular.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı talimatı ile, satış işlemini başlayınca, TİGEM Genel Müdürlüğü'nden başta Genel Müdür olmak üzere bazı bürokratlar, sürece pasif bir direnç oluşturdular. Ve satış gerçekleşmedi.
Bu direncin ardından, Genel Müdürün görevden alınma kararnamesi, Bakanlık ve Başbakanlık makamınca imzalanarak Cumhurbaşkanlığı'na gönderildi. Fakat Cumhurbaşkanlığı makamı, bunu onaylamayarak iade etti.
Böylece bu kadar stratejik önemi ve değeri olan arazi, şimdilik korunmuş oldu.
Peki Ceylanpınar'ın asıl önemi ne?
* Çok geniş bir arazi,
* Tarımsal teknopark yapımı için çok uygun,
* Sulama imkanı var,
* Kıtlık zamanlarında, güvenlik birimlerinin ihtiyaçlarını karşılama kapasitesine sahip ve
* Muhtemelen çok değerli petrol yataklarının üzerinde.
Bunların hepsi doğru.
Ama asıl değeri çok başka.
CEYLANPINAR, SÖZDE KÜRDİSTAN'I SURİYE ÜZERİNDEN AKDENİZ'E BAĞLAYACAK COĞRAFYA İLE SINIR KOMŞUSU...
Bugün Irak'ın Kuzeyinde bizim dışımızda herkesin Kürdistan olarak tanımladığı sözde bir yapı kuruldu.
Emperyalist güçlerin, sözde Kürdistan'a katmaya çalıştığı Türkmeneli'nin en kuzeyinde ise Telafer var.
Bildiğiniz gibi, Telafer'e ABD'nin Irak'ı işgal ettiği günden beri saldırılar düzenleniyor. Burası Türkiye'ye 80 kilometre uzaklıkta ve 300 bin Irak Türkü (Türkmen kelimesini özellikle kullanmıyorum) yaşıyor. En son geçtiğimiz ay, şiddetli saldırılar düzenlendi ve pek çok Irak Türkü buradan göçe zorlandı. (Türkiye'nin Habur sınır kapısına ilave olarak açmak isteği Ovaköy sınır kapısı da Telafer üzerinden geçişi sağlayacağı ve Irak Türklerine kontrol imkanı vereceği için kabul edilmedi.)
Yine hafızanızı tazelemek istiyorum. Geçtiğimiz yıllarda Suriye'nin Türkiye sınırındaki Kamışlı bölgesinde Suriyeli Kürtler isyan etmişti ve çıkan çatışmalarda çok sayıda kişi hayatını kaybetmişti. Bu isyanın sebebi o günlerde anlaşılamamıştı.
Şimdi, birlikte parçaları ekleyelim;
* Büyük Orta Doğu Projesi'nin temel öğesi sözde Kürdistan'dır.
* Sözde Kürdistan, kuzeyden, Suriye üzerinden Akdeniz'e ulaştırılmak istenmektedir.
* Telafer'e yıllardır yapılan saldırının nedeni ise, Suriye Kürtleri ile Irak Kürtleri arasındaki tek tampon ve Türk bölgesi olmasıdır.
* Buraları halledildikten sonra, sözde Kürdistan kolaylıkla Akdeniz'e bağlanacak ve İsrail'e coğrafi olarak kavuşmuş olacaktır.
* İşte Ceylanpınar, bu stratejik hesapların Türkiye sınırındaki komşusudur.
Eminim yukarıda yazdıklarım, artık daha anlamlı hale gelmiştir.
Bir diğer ayrıntı ise, mayınlar...
Güney sınırımız bildiğiniz gibi mayınlı. (Mayınların neden, ya da daha doğru tanımı ile, kimin talebi ile, hangi hesaplarla döşendiği başka bir yazı konusu.)
Bu mayınların temizlenmesi gündeme geldiğinde yaşanan olaylar, yine ilgi çekici.
Geçtiğimiz yıllarda, yaklaşık 500.000 dönümlük arazinin (birinci sınıf tarım arazisi) mayınlardan temizlenmesi için bir çalışma yapıldı. İhale süreci başladı ve 3 (yabancı şirketlerle bağlantılı!) yerli firma ihaleye girdi.
Ne karşılığında?
Arazinin 49 yıl kullanılması karşılığında. (Bu sürede nasıl olsa atı alan Üsküdar'ı geçer diye düşünmüş olmalılar.)
Oysa tanesi 1.5 milyon Euro olan mayın temizleme araçlarından 30 tane temin edilse, TSK bunu kolaylıkla yapabilir. (Üstelik bu konuda yıllardır çok önemli deneyim ve kabiliyet kazandı.)
Neyse ki,mayın temizlemenin ihalesi de sonuçlanamadı.
Şundan kesinlikle eminim ki, gizli bir el devreye girecek, her iki süreci önümüzdeki dönemde yeniden işletecek...
23. Dönemde TBMM'nde görev yapacak arkadaşlarımı şimdiden ikaz ediyorum:
* Hem Ceylanpınar'ın satışı, hem de Güney sınırımızdaki mayınlı arazilerin temizlenmesi tekrar gündeme geldiğinde, bu satırları lütfen hatırlayın...
Milli bir duruş sergileyin.
Bu sürece lütfen 'HAYIR' deyin.
Ender TARCAN
Gün gelecek bütün dünya Hocama selam duracak!
İş Adamı Orhan Şişman’ın Ramazan Bayramı Kutlama Mesajı
-
İş Adamı Orhan Şişman’ın Ramazan Bayramı Kutlama Mesajı İş Adamı Orhan
Şişman’ın Ramazan Bayramı Kutlama Mesajı Tüm İslam Aleminin,
çalışanlarımızın ve hem...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder