son dakika

MİLLİ GAZETE

21 Ekim 2009 Çarşamba

İhtilal suçtur. Hak arayan hukuku ıslaha çalışmalıdır.

İhtilal suçtur. Hak arayan hukuku ıslaha çalışmalıdır.
Birisi ihtilalcileri meşru kahramanlar olarak devlete değil hükümete karşı çıkarak vatanı kurtaran kahramanlar ve İsyancıları da devlete karşı isyan eden alçaklar olarak göstermiş. Yani ihtilal meşru isyan gayri meşrudur. İyi ama İhtilal de mevcut devlete isyan dan başka bir şey değildir ki. İhtilali devletin içinden kişilerin devlet yetkisini kendi keyiflerince kötüye kullanarak yapması diğer isyanlardan çok daha vahim bir suçtur. Çünkü devletin bir unsuru sadece silahlı unsur olduğu için diğer tüm silahsız meşru devlet güçlerini kendi kontrolüne almaya kalkışmakla devlete en büyük ihaneti yapmış ve suç olarak diğer isyancılar ile kıyaslandığında kat kat fazla ceza verilmesi gereken çok daha büyük bir suç işlemiştir.


İhtilalciler genellikle ellerindeki devlet gücünü kendi heva ve heveslerine ya da kendilerini satın alan güçlerin talimatlarına uyarak ihtilal yaparlar ve ele geçirdikleri gücü sürekli ellerinde tutabilmek içinde sürekli ihtilal ortamının varlığını sürdürürler. Bu uğurda vatanlarına ve ekmeğini yedikleri milletlerine ihanet etmekten dahi kaçınmazlar. Kerametleri kendilerinden menkul dolduruşa getirilmiş pek de akıllı olmayan kişiler oldukları için bu işi de vatan için yaptıklarına inanacak kadar da kendilerini bir matah zanneden dar kafalı ya da doğrudan söyleyelim kendilerini akıllı zanneden ahmaktırlar. Bu yüzden bu vatan bizim çiftliğimizdir halk cahildir bizler akıllıyız zannına programlanmış robotlar gibidirler. Artık bir insan gibi değil sıradan bir makine gibi yüklenmiş programa göre hareket ederek çalışırlar. Çünkü emir komuta zincirine bağlı oldukları için her biri bu işin gerekçesini ben bilmiyorum ama üstlerim biliyordur zannederler ve en üstlerindeki kişilerden bazılarının ya aldatılmış yada ülkeyi satmak için başka ülkeler ile işbirliği içine düşürülmüş ve ya bir şekilde şantaj veya ağır tehdit altında böyle hareket etmeye zorlanmış bir zavallı da olabileceğini asla düşünemez sadece aldıkları emirleri sadakatle uygularlar. İhtilale tepelerindekiler karar verir ve bitirirler. Diğerleri onların emrindeki gladyatörleri, fedaileri, badigartları gibi onlara inanır ve asla kuşkulanmadan hareket ederler. Zaten kuşkulandıkları anlaşılırsa önce kendileri temizlenirler. İhtilale hazırlık aşamasında önce isyancılar yetiştirirler. Sonra o isyancıları farklı kamplara bölüp aralarında savaştırırlar. Sonra Hükümetin o isyancıları yakalamasını önler ve onları koruyup kollayıp iyice azdırırlar. Sonra onlara yaptırdıkları kötülükleri isyancıların yaptığı intibaı bırakacak cinayetler sabotajlar ile ülkenin fabrikalarını camilerini yaktırır ekonomiyi çökertir farklı kesimlerden insanları öldürüp iç çatışmaları artırıp ülkelerini kendi hırsları için kan gölüne çevirmekten, yakıp yıkmaktan ve iflas ettirmekten çekinmezler. Sonrada işler çığırından çıkınca sanki tüm bunları yapanlar kendileri değilmiş gibi devletin resmi güçlerini kullanarak ihtilal yaparak vatanı kurtardık diyerek sahte kurtarıcılar olarak sanki hain değil de kahramanlarmış gibi azametle gelip devletin hükümet merkezine kurulur sonrada kendi adamlarını yerleştirip perde arkasından yönetmek üzere perde arkasına çekilip saklanırlar. Ama yaptıkları yasal düzenlemeler ile her zaman istedikleri anda ülkeyi batırmak ve bir kısmını satmak hakkı da dâhil ülke yönetimini kendilerine bağlarlar. İhtilal için birlikte çalıştıkları kendilerini dolduruşa getiren aşağılık rezil vatan haini millet düşmanı ve iliklerine kadar ihanetin içine batmış kişileri köşe başlarına yerleştirip kendilerini de güvenceye alırlar. İhanetin ortakları ile birlikte kendilerinin de tüm yaptıkları her şeyi meşrulaştırıp ihanetlerini halka kabul ettirmek için de yaptıklarını sürekli savunacak çıkarcı, ahlaksız, kişilerin sürekli gündemi karıştıracak işler için kurumlaşmalarını sağlarlar.

İhtilalcilerin olduğu ülkeler dünyadan geri kalır ve sadece iç kavgalar ile fakirlik ve yoksulluk içinde debelenir, kendi zenginliklerini, akıllı insanlarını, bilim adamlarını ve ülkelerinin diğer imkânlarını dahi kullanamazlar. Çünkü ihtilalciler ve işbirlikçileri akıllı insanların ihanetlerinin farkına varacağından korkarlar ve akıllıları basit işlere sürgün ederek dışlarlar.

Demokrasinin hâkim olduğu ülkeler ise Hollanda, Lüksemburg gibi krallık bile olsalar, küçücük bir ülke dahi olsalar yinede kalkınır zengin olabilirler. Buna örnek olarak Güney Amerika ülkelerinin dün ve bugünü ile komşu Yunanistan’ın dün ve bugününe bakmak ve birde bunların çok üzerinde imkân ve kaynaklara sahip kendi ülkemizin hala sırtında taşıdığı ihtilalci anayasası yüzünden içinde bulunduğumuz bitmez tükenmez iç kavgalar yüzünden hiç bir problemin çözülemeyişini kıyas etmek yeterlidir. İhtilalleri genellikle ülke yönetmek, kalkındırmak, yüceltmek, aş, iş, icatlar, keşifler ve kalkınma gibi dertleri hiç olmamış genellikle asalak kişilerin bazı sloganlar kullanılarak bir araya toplandığı partiler gruplar ya da kurulmuş yanlış ve sahte düzenin tüm getirisini kendileri zahmet çekmeden aralarında bölüşürler. Bu yüzden haksız bir düzen kurulur. Başlangıçta düzeni kuranların sahte isyancıları kullanılırken gittikçe düzenin zulmü artar ve zulme uğrayanların adalet ve hukuk arayışları sonuçsuz kalınca da bu sefer gerçek isyanlar başlar. İşte bu noktada artık ihtilalciler pabucun pahalı olduğunu ve gerçek isyanları bastıracak ne hukuk sistemleri ne bir fikir yapıları ne de yeterli akıllı personelleri olmadığını anlarlar.

O güne kadar her şeyi yapabilecekleri zanlarının güneşin altında eriyen kar gibi buharlaştığını görür ne yapacaklarını şaşırırlar. Kendilerinin de sıradan insanlar sürüsünden farksız özel bir yeteneklerinin olmadığını, keyif kahvelerini pişirmek için tutuşturdukları ateşin ormanı yaktığını ve içinde kendilerinin de yanacağını anlarlar ve yangını kim söndürebilir diye feryada başlarlar.

İşte o zamanda Ülkemizdeki gibi İtfaiyeci hükümetler iş başına gelir. Önce yangını kontrol altına almak için rüzgâr istikametinde henüz ateşin ulaşmadığı ağaçları kesmeye başlayıp bir güvenlik şeridi kurmaya başlarlar. Bu seferde herkes yangın şurada bunlar buradaki ağaçları kesiyor diye yaygaraya başlarlar. Sonunda İtfaiyeciler başarılı olursa kurtulunur. Yaygaracılar itfaiyecileri durdurabilirse o zamanda hepsi birlikte yanarlar.

A.D.Şimşek.

Hiç yorum yok:

Bookmark and Share